Kayıtlar

Aralık, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

asdfgqwer

Resim
noktalama imlaya uyum falan yapmıcm tamamen plansız programsız bir yazı daa hatta bilakis türkçenin içine siççam bu yazıda elmden geldii kadr en son yzımda idare ederim çünkü demişim söyliyim ya her ne kadr ilgi çekici bi konu olmasa da her ne kadar hemen her insanın hayatının bir parçası olsada bi kız vardı bana umut verdi sonra sittir etti :) mutluyum dediim zamnlar umut verdii zamanlardı :) idare edr olduğm zamnlarda sittir ettii zamnlar bu işte :) şimdi skmde mi hayır :) yok lan cidden skmde deil smdi akvaryumda çok balık var ha :) öyle de cidden yakışklı adamım çok şükür elimi sallasam bulurum yani bi tane daa :) ... Of olmuyor abi... Böyle imla falan olmadan harf yutarak yazmak hoşuma gitmedi. Ben yine bildiğim gibi devam edeyim. Şey, hani spor salonuna gitmeye başlamıştım ya. Bir kez daha gittim. Bugün gidemedim. Yarın gitmeyi düşünüyorum nasipse. Geçenlerde, hatta direk günü söyleyeyim 19 aralık günü, arkadaşımın doğum gününü kutladık. Çok güzel eğlenceli bir gündü. Bir tane

Neler Oluyor Bana?!

Son günlerde rahatsızlığımdan dolayı pek dışarı çıkamıyorum. Dolayısıyla sürekli evde bilgisayar başındayım. Hastaneye de gidemiyorum çünkü; sağlık güvencemin -öğrencilik durumumu henüz SGK' ya bildiremediğim için- açılmamış olması, beni hastaneye gitmekten alıkoyuyordu. Ama sonunda bütün bu engelleri aşarak (tabi bunda bugün kendimi biraz daha iyi hissetmemin etkisi büyük) bugün SGK' ya gittim ve sağlık karnemi açtırdım. Artık rahatsızlığım tekrar sıkıntı verecek düzeye geldiğinde rahatlıkla hastaneye başvurabileceğim. Rahatsızlığımın ne olduğunu merak etmişsinizdir sanırım, ama bunu söylemeyi istemiyorum. Çok ciddi bir rahatsızlık olmamakla birlikte, ameliyatı gerektirebilecek bir rahatsızlık. Söyleyebileceğim sadece bu. Diğer yazarlarımızdan da rahatsızlığımı su yüzüne çıkarmamalarını istiyorum. Tuhaf bir rahatsızlık çünkü... :) Neyse kendimi biraz daha toparladığımda yeni konularla, anlatımlarla, hikayelerle buraları doldurmayı istiyorum. O zaman gelinceye kadar weboha

onsekiz-oniki-ikibindokuz

Merhaba! "http://www.klanlar.org" Bu oyunu oynuyorum ben. Dördüncü dünyadayım sizleri de beklerim. Bugün saldırı aldım oyunda. Önce casus attı, altta kalır mıyım ben de attım! Sonra saldırı ordusunu gönderdi, ben ordu mordu göndermedim bekledim gördüm. Saldırının gelmesine üç saat vardı. Evden çıktım. Amcaoğluyla buluşup "badi salonu"na gittik. Aniden verdiğim bir karardır. "Ne kadar çikoyum lan" diyip böyle bir karar verdim. Badi salonu denen ortam ilginçti biraz. Yeni başlayanların uyguladığı bir program var imiş. O programı uygulattılar bana. Şu anda kollarım ağrıyor :) Eve geri geldim, tatlı bir yorgunluk desem yalan olur baya baya ebem zkildi :) Hemen baktım saldırı nasıl sonuçlanmış diye... Yenilmişim. Adam ne var ne yok saldırmış. Normalde savunma askeri olan mızrakçı ve kılıç ustası birimleri bile gelmiş saldırıya ki saldırıda da bir o kadar zayıftırlar. Ben toplamda dört yüze yakın asker kaybettim o çok daha fazla kaybetti. Sonuçta kazandı ve

İdare Ederim Çünkü...

Resim
Bir önceki yazımda belirtmiştim. Mutluluk sebebimi de açıklamak istemiyordum zaten, şimdi kalkıp "idare eder" oluşumun sebebini de açıklamak istemiyorum. Çok da ilginç şeyler değiller, neden böyle bir şeyi okumak isteyesiniz ki... Size bir şey göstermek istiyorum. Az önce Dozi'yle bunun hakkında konuştuk pek onaylamayacak belki de bu yaptığımı :) Bu benim ananem. Daha önce kendisinden bahsetmiştik. Elindeki de benim bas gitarım.

Mutluyum

Kolay kolay söylemem ben bunu. "Mutluyum" dediğim az duyulmuştur. "Naber, nasılsın?" denildiğinde bile genel cevabım "idare eder" olur. Dur dur şeyi anlatayım. Bir arkadaş vardı, şimdi ismini vermeyeyim; ona "nasılsın?" dediğimizde "normal" derdi. Artık normal insanlara tuhaf bakmaya başladım sürekli tuhaflarla muhatap olduğum ve de en önemlisi ben de pek normal olmadığım için :) Ne diyordum; mutluyum! Nedenini açıklayasım yok şimdilik. Bir gün "Mutluyum çünkü..." başlıklı bir yazı yazarım belki. Ya da çoktan mutluluk sebebim ortadan kalkar "İdare eder'im çünkü..." başlıklı bir yazı yazarım bu sefer. Mutlu olduğumu söylemek istiyordum, söyledim. Bu yazıyı burada bitirmem belki daha uygun olur ama pek de umrumda değil neyin daha uygun olacağı. Dükkan bizim ulan :) Sabah 4buçuk oldu, bir gün sonra bu saatte İzmit'te olacağım büyük ihtimal. Gece 11'de binsem otobüse. Yolculuk 8-8buçuk saat sürüyor... Yok y

5 Aralık Tarihli Günüm..

Bugün saat 12 gibi uyandım. Hafif bir kahvaltının ardından bilgisayarın başına geçtim ve her zamanki gibi takip ettiğim blogları okudum, merak ettiğim konuları araştırdım. Bir ara ozgurlukicin.com sitesine giriş yaptım ve forum kısmında dönen son konuları gözden geçirdim. Dışarıya çıkmamı gerektirecek hiçbir işim olmadığı için bütün günü evde geçirdim. Ne ben kimseyi aradım, ne de birileri beni aradı.. Bütün gün sık sık heveslenip çalışmaya başladığım ama her seferinde araya bir başka merak ettiğim konunun girmesiyle askıya aldığım python programlama dili ile ilgili pekiştirmelere başladım. Tabi bu konuda istihza.com sitesinden yararlandım. Asıl alanım bu olmadığı için tamamiyle amatör bir ruh ve merakla bu işle ilgileniyorum elbette. Daha sonra akşam yemeğimi yedim. Bu arada dayıoğlu geldi biraz onla sohbet ettim. Sonra o gidince tekrar bilgisayarımın başına geçtim. Msn açtım ama sohbet edecek kimseyi bulamadım. Daha sonra diğer dayıoğlum geldi. Onunla biraz sohbet ettim. Yeni aldığ

sıfırbeş-oniki-ikibindokuz

Az sonra anlatacağım olay dün geçti. Yani 4-5 saat önce geçti. Kısacası "sıfırdört" gününden bahsediyorum... Sabah 11 sularında annem tarafından uyandırıldım. Antibiyotik içmem gerekiyordu, ama sabaha karşı 6da uyumuştum çok uykusuzdum, zar zor birkaç lokma ekmek yeyip antibiyotiğimi içtim. Henüz soğumamış yatağıma geri döndüm, o biçim uyudum. 4 gibi 5 gibi birşeylerdi, tam hatırlamıyorum. Uyanıp sağlam bir karnımı doyurdum. Sonra arkadaşım Çağdaş'ı arayıp özetle "dışarı çıkıyor muyuz" dedim. 2-3 saat sonra Çağdaş'la buluşup yazının asıl olayının geçeceği yere "Hadi Gari"ye gittik. Hiç birşey içemeden kalkıp babamın eve gittik oradan. Balık yapmıl kerata baya da güzel yapmış. Hoş beş sohbet, yedik içtik vesaire. Oradan çıkıp türkü cafeye gittik. Güzeldi. Sevdiğim şarkıları türküleri söylediler ki çok türkü dinleyen bir insan değilim. Kerim ve Didem Abla'yı bekledik orada. Sözde onlar da geleceklerdi. Ama bizi çok fazla beklettiler, biz sıkıld